Şahsiyet-i fani üzerine, hakikat-i baki inşa edilmeyeceğini kavramak için illa acı tecrübeler mi gerekiyordu?
Şahsiyetler üzerinden hakikati ortaya koymaya çalışmak ve şahısların peşinden giderek, isabetli bir gidişat içerisinde olmak mümkün değildir. Burada sıkıntı, şahsiyetler üzerinden hareket eden kişinin yaptığı her şeyin doğru olduğu zehabına kapılmasıdır. Hak şahıslara göre şekil değiştiren bir durum değildir. Tersine insanlar Hak’ka göre şekil almalıdır.
Hakkın ve hakikatin merkezine kendini koyma ve tüm dünyayı kendi etrafında dönüyor sanma bir hastalıktır. Bu hastalığa yakalananlar, bir gün doğru deyip şiddetle savunduğu davranışın tam tersi davranışı başka bir zaman yine aynı taassup ile savunma zafiyetine düşer.
“Büyüğümüz şöyle buyurdu”, “Büyüğümüz böyle dedi” ile istikamet belirleyenler, hakikatin dili ile konuştuklarından emin olamazlar. Bunun içindir ki; hedefe ulaşmaya çalışırken, muhakkik alimlerin Kitap ve Sünnet ışığında ortaya koydukları kaidelere göre hareket etmek zorundayız ve en önemlisi de birbirimize karşı değil, küfre karşı mücadele etmeliyiz.
Bu mücadeleyi sağlayabilmenin öncelikli şartı ihtilaftan uzak durarak birlik içinde olmakla sağlanır. Değişen teknolojinin, özellikle olumsuz sosyal etkileri, mücadele anlayışını zorlaştırmış olsa da, değişen dünyada ehli küfrün tüm silahlarının ne olduğunu ve nasıl bir karşılık içinde davranmamız gerektiğinin bilincinde olmamızı gerektirir.
Usul ve metot itibariyle ne yapılması, nasıl davranılması gerektiği açık, net ve belirgin olmalıdır. Usul daima esastan önce gelir. Esasa maksat ve usule yol, yöntem, metot olarak izah edersek, yanlış usulle esasa ulaşılamayacağından yani yanlış yol, yöntem ve metotla, maksat hasıl olmayacağından sonuç en nihayetinde hüsranla neticelenecektir.
Mücadelemiz kişilerle değil, ehli küfrün dayanmış olduğu fikirler ile olmalı ve gayemiz, ferdin ıslahına yönelik bir çaba olmalıdır. Kimin yaptığına bakılmaksızın yanlışlıklar ortaya konulmalıdır. Burada maksat hakikati beyan olmalıdır.
Bütün bunlar belli bir usul ve metotlarla yapılması, bu usul ve metotların tüm dava ehlince bilinir olması önem arz etmektedir.
Keyfilikten uzak olmak, bireysellikten kaçınmak, mücadele gücüne güç katar. Birlikten kuvvet doğar.
Çaba bizden tevfik ve inayet ise alemlerin Rabbindendir.
Saygılarımla
Alp Arslan