يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُوا الرَّسُولَ وَاُو۬لِي الْاَمْرِ مِنْكُمْۚ فَاِنْ تَنَازَعْتُمْ ف۪ي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ اِلَى اللّٰهِ وَالرَّسُولِ اِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۜ ذٰلِكَ خَيْرٌ وَاَحْسَنُ تَأْو۪يلاً۟
Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin, sizden olan ülü’l-emre de. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah’a ve âhirete gerçekten inanıyorsanız- onu, Allah’a ve peygambere götürün. Bu, elde edilecek sonuç bakımından hem hayırlıdır hem de en güzelidir.(Nisa, 59)
Bu.ayet-i Kerimenin tefsirlerine bir bakalım.
Beyzavi’ye (685/1286) göre ulu’l‐emr Hz. Peygamber döneminde ve ondan sonra müslümanları yöneten emirlerdir; halife, kadı ve komutanlar da bu kapsamdadır; bir önceki ayette adaletle hükmetmek emrolunduktan sonra bu ayette yöneticilere itaat emredilmiş ve böylece adaletle yönetmeleri şartıyla onlara itaat etmenin vacip olduğu belirtilmiştir. Nesefi de bu görüşü tercih etmiştir. (Nesefi, Tefsir, I, 367, 368.) Hemen bütün müfessirler bu bağlamda “İtaat marufadır” (Buhari, Megazi 59; Müslim, İmaret 31. ) ve “Allah’a isyanda kula itaat yoktur”( Ahmed b. Hanbel (241/855), Müsned, nşr. Şuayb el‐Arnaut ve diğerleri (Beyrut: Müessesetü’r‐Risale, 1421/2001), VI, 432. ) hadislerini zikretmiş ve Allah’a isyan etmeyi emreden hiç bir yöneticinin emrine itaat edilmeyeceğini ifade etmişlerdir. (Kesir, Tefsir, II, 345.)
Zeccac (311/923) bu farklı kavilleri şöyle uzlaştırmıştır: “Ulu’l‐emr ashab‐ı kiram ve onların yolundan giden âlimlerdir; yöneticiler de ilim ve din ehli olup âlimlerin sözlerine uyarlarsa onlara itaat etmek farz olur; dolayısıyla ulu’l‐emr müslümanların dinleriyle ilgili işlerinde ve dinî durumlarını iyiliğe götüren her konuda söz sahibi olan insanlardır”.
(Ebu İshak İbrahim b. es‐Seriyy ez‐Zeccac, Meani’l‐Kur’an ve i’rabuh, nşr. Abdülhâlim Abduh Şelebi (Beyrut: Âlemü’l‐Kütüb, 1408/1988), II, 67.)
İmam Matüridi ulu’l‐emr kavramının hem yöneticileri hem de âlimleri kapsayabileceğini, halkın yöneticilerin kararlarına ve âlimlerin fetvalarına uyması gerektiğini ifade etmiştir.
(Matüridi, Te’vilatü’l‐Kur’an, III, 227‐228.)
Biz emirimize itaat ettik demekle mesuliyetden kurtulmak mümkün mü?
Ahirette cehenneme gönderilecek olan zalim, hain ve kafir halk idarecilerini, emirlerde de onları suçlayıp birbirlerini lanetleyeceklerdir. (bk. A’raf, 39; Şuara, 99)
وَقَالُوا رَبَّنَٓا اِنَّٓا اَطَعْنَا سَادَتَنَا وَكُبَرَٓاءَنَا فَاَضَلُّونَا السَّب۪يلَا
Ve demiş olacaklardır ki: “Yarabbi! Muhakkak biz reislerimize, idarecilerimize ve büyüklerimize itaat ettik. Artık onlar da bizi doğru yoldan sapıttılar.”(Ahzab, 67)
Yukarıda özet olarak anlatıldığı durum üzere itaat ettim kurtuldum mantığı ehli sünnet şiarına birebir terstir. Kıyamet günü bizi doğru yoldan saptırdılardan önce; bu dünyada aklımızı başıma devşirerek tefekkür edelim..
Adnan Bayraktar