İSTANBUL’DAKİ ZELZELE VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

فَاِذَا رَكِبُوا فِي الْفُلْكِ دَعَوُا اللّٰهَ مُخْلِص۪ينَ لَهُ الدّ۪ينَۚ فَلَمَّا نَجّٰيهُمْ اِلَى الْبَرِّ اِذَا هُمْ يُشْرِكُونَۙ

“Onlar bir gemiye bindikleri zaman (fırtına korkusuyla), kendisine içten bir inanç ve bağlılıkla Allah’a yakarırlar; fakat onları sağ salim karaya çıkardığında bakarsın ki yine Allah’a ortak koşuyorlar”.(Ankebut, 65)

Her şeyden evvel Payıtaht’ımız İstanbul’daki kardeşlerimize geçmiş olsun. Rabbım görünür görünmez arazi ve semavi afat tan muhafaza buyursun!

Biraz evvel telefondan zelzelenin görüntülerine baktım. Aman Allah’ım insanların o andaki korku ve dehseti neydi. Niçin ve neden korkmuşlardı.
Tatlı canlarımıza bir zarar gelmesin. O anda hiç kimse mal ve mülk düşünme derdinde değildi.
Ne demisler ilk can sonra canan!

Kıymetli olan bu canı asıl kabirde, mahşerde ve sıratı geçerken azabı elimden korumak için ne yapmalıyım diye düşünenlerimiz cemiyetimizin yüzde kaçıdır?

Ölüm nerede ne zaman gelecek belli değil. Sonunda hepimizin gideceği yer kara toprak.

قُلْ إِنَّ الْمَوْتَ الَّذِي تَفِرُّونَ مِنْهُ فَإِنَّهُ مُلَاقِيكُمْ ثُمَّ تُرَدُّونَ إِلَى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
De ki: “Sizin kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm var ya, o mutlaka size ulaşacaktır. Sonra gaybı da, görünen âlemi de bilen Allah’a döndürüleceksiniz de, O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir.” (Cuma 8)

O halde Rabbımız bize iyi haberler vermesi yine bizim elimizde, irademizi rızaı ilahi istikametinde kullanmak mecburiyetindeyiz. Eğer dünyada unutursak ibadet ve taatı ahiretde unutulanlardan oluruz.

وَمَنْ اَعْرَضَ عَنْ ذِكْر۪ي فَاِنَّ لَهُ مَع۪يشَةً ضَنْكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ اَعْمٰى – قَالَ رَبِّ لِمَ حَشَرْتَـن۪ٓي اَعْمٰى وَقَدْ كُنْتُ بَص۪يراً –
قَالَ كَذٰلِكَ اَتَتْكَ اٰيَاتُنَا فَـنَس۪يتَهَاۚ وَكَذٰلِكَ الْيَوْمَ تُنْسٰى-

-Her kim de zikrimden yüz çevirirse ona dar bir maışet vardır ve onu Kıyamet günü kör olarak haşrederiz.
-O der ki:
“Ey rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Halbuki daha önce gören biriydim.”
-Allah buyurur: “İşte böyle! Sana âyetlerimiz geldiğinde onları unutmuştun, bu gün de aynı şekilde sen unutuluyorsun (Taha 124-125-126)

O halde!

فَاذْكُرُون۪ٓي اَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُوا ل۪ي وَلَا تَكْفُرُونِ۟

“Artık siz beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, bana nankörlük etmeyin”!(Bakara, 152)

Kim dünyada Allahu teâlâyı anarsa( ibadet ve taat üzere, sağlam bir akide ile yaşarsa) Rabbımız kabirde, mahserde ve sıratda onun yardımcısı olir.Kuluna rahmetiyle muamele. eder. Deprem ve onun getireceği sıkıntı ve problemlerden tedbir yöntemleriyle tabiki korunacağız fakat ebedi hayat için aynı hassasıyeti göstermezsek asıl dert ve problemi orada yaşarız.

Hadis-i Şerif.
“Kendini hiç ölmeyecek zanneden kişinin çalışması gibi (dünya için) çalış, yarın öleceğini zanneden kişinin korkması gibi (günahlardan) kork. (Abdurrauf El-Münavi, Feyzül-Kadir, c, 2, s, 12. Mektebetül Ticariyyetül Kübra. Mısır. 1356, Kenzül Ummal, c, 3, s, 40, hn: 5379. Beyhaki, Askeri ve Ebu Nuaym’dan naklen.)

“Sizin hayırlınız dünyası için ahiretini, ahireti için dünyasını terk etmeyendir” hadisi benzer bir hadistir. (Kenzül Ummal, c, 3, s, 238, 6336).

Dünyada tedbir alırken ahiret ihmale gelmez..

Rabbım cümlemize iman selameti versin.
Cuma geceniz ve Cumanız hayırlı bereketli olsun..

Selam ve dua ile
Bregenz/Avusturya

Adnan Bayraktar