ANADOLU’NUN KAPILARINI AÇAN SULTAN ALPARSLAN’IN DUASI.

Alparslan Malazgirt ovasında cuma namazından sonra ellerini açarak şöyle dua etmişti.

Ya Rabbi! Seni kendime vekil yapıyor, azemetin karşısında yüzümü yere sürüyor ve senin uğrunda savaşıyorum. Ey Rabbım! Niyetim halistir bana yardım et, sözlerimde hilaf varsa beni kahret!

Sultan Alparslan sonra askerlerine dönerek şöyle hitap eder:

Burada Allahü teâladan başka sultan yoktur, emir ve kader tamamıyla onun elindedir. Bu sebebe binaen, benimle beraber savaşmakta veya geri dönmekte tamamen hürsünüz.

‘Ey askerlerim! Eğer şehit olursam bu beyaz elbisem kefenim olsun. O zaman ruhum haz alacaktır. Melihşahı yerime tahta çıkarınız ve ona bağlı kalınız.

Mevlamın takdiri içimizdeki erenlerin dualarıyla fetih nasip olursa, İnşaAllah önümüzde çok hayırlı günler olacaktır.

Ey askerlerim kumandalarım! daha ne zamana kadar biz az düşman çok diye bekleyeceğiz. Düşmanı yenersek arzu ettiğimiz netice hasıl olacaktır. Yoksa şehit olarak cennete gidip Rabbımıza kavuşacagız. Beni isteyenler gelsin, geri gidecekler gitsin, kendilerine hiç bir cezai müeyyide uygulanmayacaktır.

Bugün burada ne emreden sultan ve de emir alan bir asker vardır. Bende sizler gibi bir neferım ve sizlerle birlikte savaşacagım.

İşte bu ruh bize 950 yıldır Anadolu yu vatan toprağı eylemiştir.

Kalb Allah derse, yürekte güzel olur, kelamda güzel olur, sonunda güzel olur.

‪Ecdadın güzel işlerinden ders almak başka, onların her şeyini mükemmel görmek bambaşka bir şeydir. İkinci kesim kendini de, kendi zamanını da asla inşa edemez.

Trento/ İtalya

Adnan Bayraktar

KISSADAN HİSSE

Padişahın birisi bir gün hizmetçilerinden birine meyve verdi. Hizmetçi meyveyi öyle iştahla yemeye başladı ki, padişah dayanamadı ve “Bir parça da bana ver” dedi. Hizmetçi hemen o meyveden bir parça sundu. Ancak padişah meyveyi ısırır ısırmaz onun acı olduğunu fark etti ve kaşları çatıldı.

Hizmetçisine “Söyle bakalım, acı bir meyveyi neden bu kadar iştahla yedin?” dedi.

Bunun üzerine hizmetçi şu cevabı verdi:

“Padişahım şimdiye kadar elinden yüzlerce armağan aldım ve yedim. Hepsi de birbirinden lezzetliydi. Bir kerecik de elinden acı meyve geldi diye suratımı asmam.”

Feridüddin Attar – Mantıku’t-Tayr

Ali Sandıkçıoğlu

BİR FOTOĞRAF VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Bu fotoğraf ve hikaye, dizilerde padişah eşlerini ingiliz kraliçeleri gibi giydirenlere ve entrikacı gösterenlere ve de yalanlarla dolu ahlaksız dizileri izleyenlere gelsin..!

Cennetmekân Abdülhamit Han’ın kollarında ruhunu teslim ettiği, biricik Eşi Müşfika Hanımefendi’nin nadir fotoğraflarından biridir bu.

Koskoca Hünkâr’dan kalan mirası ise resimde görülen bu soba ve duvarda asılı “Gönül tahtına senden özge sultan olmaya Ya Rab” yazılı bir levha..

Müşfika Sultan vefatından önce tam 30 yıl evinden hiç çıkmamış. Hanımefendi kocasına çok bağlıymış ve hiç unutamamış.

Koca Hünkarın vefatından sonra 30 yıl evinden çıkmaması oldukça ibretlidir ama o kocasının üzüntüsünü duvarda ki,

“Gönül tahtına senden özge sultan olmaya Ya Rab” yani kalbime Allah’dan daha iyi ve güzeli var mı levhasıyla teselli olmuş…

Çok Hisse Alınacak Bir Levha Bu !

Bir röportajında muhabir; “30 yıldır kapıdan çıkmadığınıza göre vücut hareketiniz çok az oluyor demektir. Hiç rahatsızlık çekmiyor musunuz?”diye sorunca cevabı çok hoştur;

“Namaz kılıyorum evladım. Beş vakit namaz beni hem Allah’ıma yaklaştırıyor, hem de sıhhat kazandırıyor. Namazdan iyi hareket olur mu?”

Yaşar Değirmenci